Cuma, Temmuz 08, 2011

Şike İDDİALARININ Geçerliliği Hakkında

Son günlerde futbolda “şike” iddiasıyla başlatılan soruşturma, gündemin bir numaralı maddesi haline gelmiştir. Bu süreçte, medya tarafından yargı sürecini etkileme ihtimali bulunan bir çok yayın yapılarak, Türkiye Futbol Federasyonu ve Türk kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir.

Fenerbahçe taraftarları olarak, Fenerbahçe Spor Kulübü ve haklarında şike iddiası bulunan diğer kulüplerle ilgili cevaplanmamış sorular ve şüphe yaratan konular da olduğunu, aşağıdaki soruların ve çekincelerin de halen cevapsız olduğunu ve sanıkların aleyhinde olduğu gibi lehinde de faktörler olduğunu belirtmek isteriz.

Unutmamak gerekir ki, UEFA’nın da yazılı olarak açıkça belirttiği gibi, aksi ispatlanana kadar herkes suçsuzdur. Emniyet’in ve basın-yayın organlarının “delillendirildi”, “tespit edildi” gibi net ifadeler kullanarak yargı sürecinin henüz başında olan kişileri mahkum etme, veya işbirliği içerisinde sanıklarla ilgili gizli kalması gereken bilgi, belge ve fotoğrafları dağıtarak kamuoyu yaratmaya teşebbüs etme hakkı yoktur.
Aşağıdaki belirtilen ihtilaflı konuların Fenerbahçe taraftarlarının akıllarında ve kalplerinde henüz cevaplanmamış olduğunu belirtir, bunların da göz önüne alınmasını isteriz.

1- Soruşturmayı yürüten Emniyet tarafından 19 Maçla ilgili şike yapıldığı iddia edilmektedir. Ancak mahkemeye sevk edilen sadece 1 futbolcu vardır: Sivasspor kalecisi Korcan. Onun avukatı da kesinlikle ortada herhangi bir delil olmadığını ifade etmektedir. Peki ortada hiçbir futbolcu yokken 19 maçta şike nasıl yapılmıştır? Korcan´ın suçlu olduğunu kabul etsek dahi geriye kalan 18 maçta şikeyi kale direkleri mi yapmıştır?

2- Mahkemeye sevk edilen yönetici ve futbolcular sadece 3 kulübe mensup. Fenerbahçe‚ Sivasspor ve Eskişehirspor. Bu takımlar ligde kendi aralarında oynadıkları tüm maçlarda şike yapsalar bile toplam 6 maç yapar. Peki geriye kalan 13 maçta şikeyi kim yapmıştır?

3- Fenerbahçe´nin son 5 maçında şike yapıldığı iddia edilmektedir. Peki neden sadece Sivasspor yöneticileri ve 1 futbolcusu mahkemeye sevk edilmiştir? Diğer 4 takımdan hiçbir yönetici ve futbolcu şikenin içinde değilse Fenerbahçe kendi kendine mi şike yapmıştır?

4- Emniyetten medyaya servis edilen bilgilerde Emenike ve Mehmet Yıldız´la ilgili iddialar geçersiz çıkmıştır. Hal böyleyken diğer iddiaların geçerli olduğuna nasıl inanabiliriz? Bu durumda Emenike ve Mehmet Yıldız’ı geçerli hiçbir şüphe olmadan mı gözaltına alınmıştır?

5- Emenike´nin "para sayarken görüntüleri" olduğu iddiası, son zamanlarda medyada sıkça yer almıştır. Bu iddianın kaynağı nedir? Bunu ilk ortaya atan gazeteci‚ "iftira" suçu işlemektedir veya böyle bir iddiayı sızdıran sözde “kaynak”la beraber Emenike’yi kamuoyu vicdanında mahkum etmeye çalışmaktadır, ki ikisi de alenen suçtur.  

6- Emenike ve Mehmet Yıldız ile ilgili elinde hiçbir DELİL olmadan onları gözaltına aldıran savcı‚ görevini kötüye kullanmaktadır. Diğer müvekkil avukatlarının ifadelerine göre Ümit Karan‚ Bülent Uygun ve kaleci Korcan için de bu geçerlidir. Sanık avukatlarının başvurusu üzerine bu savcı hakkında işlem yapılacak mıdır? Soruşturmayı başlatan Savcı Zekeriya Öz ve devam ettiren Savcı Mehmet Berk hakkında, Hanefi Avcı´nın "Haliç´te Yaşayan Simonlar - Dün Devlet‚ Bugün Cemaat" kitabında anlatıldığı üzere, ciddi şüpheler bulunmaktadır. Bu insanların masum ve dava dosyalarıyla ilgisi olmayan kişileri, iddiaları tamamen okuma gereği dahi duymadan dava dosyasına eklettirdikleri iddia edilmektedir. Eğer bu iddialar doğru ise, savcıların da haklarında soruşturma tamamlanana kadar, hele de böyle önemli bir davayı yönetmeleri doğru mudur?

7- Aziz Yıldırım son 5 senede 2 tane Süper Lig şampiyonluğu‚ 3 tane Türkiye Kupası finali kaybetmiş bir takımın başkanıdır. Hal böyle iken, şike yapmak veya Fenerbahçe lehine sonucu etkilemek kudretine veya niyetine sahip ise neden bunu daha once yapmamıştır? Yapabiliyor olsa idi, Fenerbahçe bu durumda olur muydu, cevabını sizlerin takdirine bırakıyoruz.

8- Aziz Yıldırım‚ gözaltına alınmasına dayanak yapılan yasanın çıkması için en çok çaba sarfedenlerden biridir. Bu durumda neden kendisinin aleyhine olacağını bile bile bu yasayı geçirmek için çaba sarfetmiştir? Bunun akılla izahı olabilir mi?

9- Aziz Yıldırım daha önce telefonlarının dinlendiğini ifade etmiştir. Başarılı bir iş adamı, Kulüpler Birliği Başkanı ve Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olan bu şahıs, telefonlarının dinlendiğini bile bile çıkıp şike için delil oluşturabilecek şeyleri telefonda söyleyecek kadar SAF mıdır?

10- Nisan 2011´de geçen yasa‚ yöneticiler hakkında hapis kararı verilebilmesine imkan tanımaktadır‚ ama takımlar hakkında verilecek kararlar ile ilgili bir hüküm getirmemektedir. Peki bu tarihten önce herhangi bir takımın‚ örneğin Mayıs 2006´da şampiyon olurken 6alatasaray Takımı´nın‚ Taurasi olayında herhangi bir rakibimizin‚ Cemal Nalga olayında 6alatasaraylı bir yöneticinin‚ 6alatasaray Başkanı’nı hastanede ziyaret edip "lig sizin‚ kupa bizim" gibi çirkin ve alçak demeçler verme yüzsüzlüğünü gösteren Yıldırım Demirören’in‚ ve son maç Trabzonspor karşısına 8 eksikle çıktığında Trabzonsporlu ve Bucasporlu yöneticilerin tutumlarıyla ilgili olarak bu TAKIMLAR hakkında neden soruşturma yapılmamaktadır? Buna yasal bir engel yoktur.

11- Fenerbahçe´den bilerek gol yediği "iddia" edilen Korcan´ın forma numarası, Trabzon’un plaka numarası olan 61’dir. Bu tesadüf müdür, yoksa Korcan Trabzonsporlu mudur? Eğer Trabzonsporlu ise bilerek gol yeme ihtimali sizce nedir?

12- Fenerbahçe Spor Kulübü´nün Muhasebe Müdürü olan Taner Yelkovan gözaltına alınmış ve şimdi de tutuklanmıştır. Sizce Fenerbahçe‚ bir kulübe "teşvik primi" ödeyecek olsa bile‚ bunu kulübün muhasebesinden yapacak ve kayda geçirecek kadar APTAL mıdır?

13- Bu iddianamenin yazılması bile aylar sürebilecekken‚ bu yargı sürecinin uzayacağı bu kadar belli iken‚ bahis konusu kişiler AKLANDIĞI taktirde‚ Fenerbahçe´nin tüm transfer çalışmaları sekteye uğramış‚ tüm futbolcularının motivasyonu kırılmış‚ kilit noktalardaki bir çok yöneticisinin haksız yere tutuklu bırakılması ile kulüp ENGELLENMİŞ olamayacak mıdır? Peki bu olursa‚ Taurasi olayından sonra olduğu gibi çıkıp sadece "Özür dileriz" mi denecektir?! Borsada hisse fiyatlarındaki dalgalanmalar, sportif başarının önüne çekilen engeller nasıl telafi edilecektir?

14- Fenerbahçe’nin 3-1 biten Bucaspor maçını satın aldığı iddia edilmektedir. Peki bu durumda Aziz Yıldırım tutuklanırken neden Bucasporlu yöneticiler veya oyuncular hakkında işlem yapılmamaktadır? Eğer iddia doğru ise, bu durumun Bucaspor’un son maç Trabzonspor karşısına 8 eksikle çıkmasıyla bir ilgisi var mıdır?

Aynı şekilde, Bucaspor maçı eğer satın alınmış ise neden Bucaspor takımı 3-1 öne geçmiştir? Neden bu maçın 74. dakikasına kadar Fenerbahçe takımı yenik oynamış, 90+2’ye kadar da sadece tek farklı üstünlük sağlamıştır? Yoksa Bucasporlu yöneticiler aylardır oynamayan Daniel Güiza’nın Fenerbahçe’ye galibiyeti getiren 4. Golü atacağını tahmin mi etmişlerdir?

15- Ankaragücü’nün Onursal Başkanı Melih Gökçek, Mayıs 2011 içerisinde oynanan Fenerbahçe maçı öncesi oyuncularına Fenerbahçe’yi yenerlerse tüm alacaklarını ödeyeceğini ve üzerine prim vereceğini söylemiş midir? Eğer Ankaragücü takımı bu maddi imkana sahip ise neden bu ödemeleri yapmak için Fenerbahçe maçını beklemiştir? Eğer ortada para yok ise neden böyle bir söylemde bulunmuştur? Bu konu neden araştırılmamaktadır?

16- Savcı Mehmet Berk, Fenerbahçe’nin son 5 maçının sonucunu önceden bildiğini iddia etmektedir. Eğer bahsettiği sadece “galibiyet-mağlubiyet” seviyesinde bir bilgi ise, zaten Fenerbahçe ikinci yarıda son 5 maçın öncesinde oynanan 12 maçın 11’ini kazanmıştır. Böyle bir takımın son 5 maçta da, rakipten bağımsız olarak favori olması gayet normaldir. Yok eğer bahsettiği “skor” seviyesinde ise, Bucaspor maçının 90+2. dakikasında Andre Santos’un son anda gol atacağını da bilmiş midir? Aynı maçta “devre arasında şike yaptığı iddia edilen” Bucaspor’un ikinci yarıya gol atarak mı başlaması, yoksa gol yiyerek mi başlaması mantıklıdır? Veya son 5 maç içerisinde olmasa da Gaziantepspor – Fenerbahçe maçında hakemin maçı 5 dakika uzatacağını‚ sürenin bitmesine de 40 saniye kala topun direkten dönerek Andre Santos’un önüne düşeceğini de bilmiş midir? Bahse konu kale direği de davada kanıt olarak sunulacak mıdır? Eğer Fenerbahçe o dönem de şike faaliyeti içerisinde ise bu maçı neden satın almayıp 40 saniye kalana kadar mücadele etmiştir?

17- Fenerbahçe Karabükspor maçında yedek kaleci Bülent Ataman’ın gol yiyince sahaya ayakkabı fırlatmış, maçtan sonra “Ben Trabzonsporlu’yum, Trabzonspor şampiyon olsun” demiştir. Söz konusu maçtan önce Trabzonspor’un bu kaleciye şike teklif ettiğini Karabük yerel gazetesi yazmış ve ellerinde kanıtlar ve şahitler olduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde Bülent Ataman’ın Trabzonspor’dan gelen paradan futbolcu Emenike’ye pay vermeyeceğini söylediği de medyada yer almıştır. Peki “özel” yetkili savcı bu konunun üzerine gitmiş midir? Yoksa “futbolda temizlik”, Trabzonspor ile ilgili olayları kapsamamakta mıdır?

18- Sivasspor Fenerbahçe maçında kaleci Korcan Çelikay’ın, üstelik öncesinde 4 tane tehlikeli pozisyonu savuşturduktan sonra ıslak zeminde yerden seken top nedeniyle yediği golü araştıran Savcı Mehmet Berk, Bucaspor – Trabzonspor maçında Trabzonspor’un kaleci hatasıyla attığı 2. golü de araştırmış mıdır? Yoksa 17. madede belirtildiği gibi, “futbolda temizlik”, Trabzonspor ile ilgili olayları kapsamamakta mıdır?


19- Hangi golün kaçabileceği, hangi golün yenebileceği konusunda Savcı Mehmet Berk, şikenin “delilleriyle” sözüm ona “tespit edildiğini” iddia eden Emniyet yetkilileri veya Cüneyt Tanman haricinde futbolun içinden gelen isimler olmayan Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri otorite midir? Bu şahıslar, bu maçları izleyerek “geçerli şüphe” olabileceğine karar verebilecek yetkinlikte midir, yoksa bu konuda bir “bilirkişi” olması mı gerekmektedir? Acaba “özel yetkili” savcımız bu maçların tamamını izlemiş midir? Yoksa buna zaten, Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında belirtildiği gibi, tüm belge ve delilleri incelemeden karar vermek mümkün müdür?

20- Şike yapıldığı iddia edilen Sivasspor – Fenerbahçe maçında Sayın Mecnun Odyakmaz´ın eliyle 4 işareti yapması "4 gol yiyin" olarak algılanarak sözde delil teşkil etmiş midir? Eğer durum bu ise, aynı maçta elini taraftarlara sallarken bir fotoğrafı olması durumunda "5 yiyeceğiz hazırlıklı olun" anlamı da çıkarılabilir mi? Bu durumda 5 gol yiyen her takımın Başkanı potansiyel suçlu olarak değerlendirilebilir mi?

21- Sivasspor ile ilgili olarak “çantada para” verildiği iddia edilmesine ve basına fotoğraf “servisi” yapılmasına ragmen neden çantadaki paralar gösterilmemiştir? Yoksa çantada veya poşette bir şey taşımak suç haline mi getirilmiştir? Sivasspor kulübü tarafından bunların konuk takımın biletleri olduğu açıklanmıştır. Yoksa savcılık makamı elinde delil olmadan mı böyle bir iddiada bulunmuştur? Benzer şekilde Fenerbahçe’nin Sivasspor’a 200 bin TL civarında bir para ödediği iddia edilmektedir. Aynı maçta, konuk takım biletlerinin pahalı olması nedeniyle Fenerbahçe Kulübü 3700 adet bilet satın almış ve taraftarlarına daha uygun fiyattan satmıştır. Bu da 50 ila 60 TL arası ortalama bir bilet fiyatı baz alındığında yaklaşık 200 bin TL gibi bir para yapmaktadır. Bu, “tesadüf” müdür? Eğer bir para verilmiş ise, o paranın bilet için verilmiş olma ihtimali araştırılmış mıdır? Yoksa başka bir kulübe para verilen Fenerbahçe Kulübü’nün direkt olarak suçlu olduğu mu varsayılmıştır?

22- Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın Türkiye Futbol Federasyonu’nu arayıp, 6alatasaray maçı için hakem olarak Cüneyt Çakır’ı istediği iddia edilmekte ve bu dinlemenin metni basın-yayın organlarında dolaşmaktadır. Burada iki durum söz konusudur‚ ki ikisi de Fenerbahçe’nin şike yapmadığını ama Fenerbahçe’ye karşı şike yapılacağını korkusuyla önlem aldığını gösterir:

a) Cüneyt Çakır‚ öyle bir şey olmuşsa hakemliği bırakırım diyor. Yani “Aziz Yıldırım TFF’yi aradı ise ve onlar da bu konuşma doğrultusunda beni bu maça atadılarsa‚ bu kesinlikle benim bilgim dışında olmuştur” diyor. Bu durumda savcılığın Cüneyt Çakır’la Aziz Yıldırım’ın irtibatını delillendirmesi gerekir. Eğer böyle bir irtibat olsaydı, çoktan Cüneyt Çakır da gözaltına alınmış olurdu. Demek ki böyle bir irtibat yoktur.

b) Eğer Aziz Yıldırım gerçekten Cüneyt Çakır´ın atanmasını istemişse ve bunu Cüneyt Çakır bilmeden yapmışsa‚ bu şu anlama gelir: Süper Lig’de sıklıkla şike yapılmaktadır ve Fenerbahçe Spor Kulübü, böylesi bir maçta şikesiz şaibesiz bir maç oynamak istediği için, Türkiyenin en iyi hakemi kabul edilen‚ dürüstlüğüne güvenilen ve FIFA klasmanında enüst düzeyde olan hakemlerden biri olan Cüneyt Çakır’ı tercih etmektedir.

23- Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın, Fenerbahçe ile oynadığı ve 2. Yarıda Fenerbahçe Takımı’nın kazanamadığı tek maç olan maçtan sonra çıkıp “Puan kopararak Trabzonspor’a borcumuzu ödedik” diye açıklama yapmıştır. Savcılık bu borcun neye karşılık ödendiğini araştırma ihtiyacı duymuş mudur? Duymamışsa neden bu konunun üzerine gidilmemiştir? Trabzonspor – Bursaspor maçında Bursasporlu oyuncunun boş kaleye gol kaçılması da bu kapsamda değerlendirilmiş midir?

24- Halen devam etmekte olan “şike” operasyonu, neden ligler biter bitmez, şampiyonluk tescil edilmeden önce açıklanmamıştır? Bu durumun 12 Haziran’daki genel seçimler veya 29 Haziran’daki TFF seçimleri ile bir ilgisi var mıdır?

25- Şike operasyonu başlar başlamaz bir AKP milletvekilinin “bu operasyon sonucu Ergenekonun finans kaynaklarına ulaşılabilir” demek suretiyle görülmekte olan bir siyasi dava ile bağlantı kurması bu operasyonun bahis konusu bağlantıyı sağlamak için yapılmış olma ihtimalini akla getirmektedir. Bu konu araştırılacak mıdır?

26- Şike operasyonu ile ilgili birçok materyalin basına servis edildiği düşünüldüğünde, bu yargılama sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için konuyla ilgili yayın yasağı getirilmesi mantıklı değil midir? Deniz Feneri, E.V. soruşturması için hemen yayın yasağı getirilirken, benzer bir yöntem bu soruşturmada neden kullanılmamaktadır?

Sorular çoğaltılabilir, fakat değişmeyecek bir gerçek vardır, o da bu soruşturma hakkında çok şüphe bulutu olduğudur. Bu bulutlar dağılmadan, adalet tez elden tecelli etmeden, Fenerbahçe Spor Kulübü, taraftarları ve futbolu yürekten seven herkes rahatsız olmaya devam edecektir. Bu süreçte medyaya da “masumiyet karinesi”ni ihlal etmeden tarafsız yayın yapmak gibi önemli bir görev düşmektedir. Herkesin sorumluluğunun bilincinde olması ve ona görev davranmasını talep etmek, bu camianın ve hakkında iddialar ortaya atılan tüm camiaların hakkıdır.

Kamuoyunun dikkatine sunulur!

Perşembe, Temmuz 07, 2011

SON SOZUMUZ FENERBAHCE DIYEMEYELERE !!!


Yukaridaki 3 isme dikkatli bakin. Her biri Fenerbahce'yi kullanarak gerek maddi gerek manevi kazanc saglayan insanlar. Bu liste su kotu gunlerde cok rahat uzatilabilir. Ama tv programlarinda boy boy gosterip "Ben Fenerbahceli'yim" diyenlerden baslarda gelen 3 isim bunlar.

En basta sen sozde kaptan Ziya Sengul. Seni seyrederken Fenerbahceliler utanirdi, bizleri yaniltmadin. Katildigin programda karsinda oturan Gokmen Ozdenak adamligini Arda'yi elestirirken gosterirken, Arda'yi olumune savunmandan belliydi ne oldugun. Sen o programlara katilabiliyorsan, bugun belli bir maddi gelirin, varligin varsa dun bas bas "Sokaga Cikmaya Utaniyorum" dedigin Fenerbahce sayesindedir. Yillarca ekmegini yedigin camiayi hic tanimamissin demekki. Galatasaray kume dusmesin diye, Fenerbahce TD'u iken futbolculara yaptigin konusmayi da hepimiz biliyoruz hic merak etme. Fenerbahce Kalesi ablukaya alinmisken, iceriden kapilari acip teslim etmek isteyen senin gibileri yazdi bu camia kara kapli deftere. Listenin en basindaki isim sen olacaksin.

Ve Acun Ilicali. Gercek taraftar sogukta, karda, kista takimini desteklerken, sicak locada maclari seyreden sen Acun Ilicali. Fazla degil 10-12 sene once Fenerbahceli futbolcularin pesinden bir roportaj yapabilmek icin kosturan sen. Yaptigin sacma sapan yarisma programlarina ratingini yukseltmek icin Fenerbahce Takimini cikaran, Baskan'in karsisinda el pence divan duran sen. Simdi neredesin? Sen de aldin yerini kara kapli defterde hic merak etme. Abluka kalkinca, hesap gunu gelince sen de listede olacaksin.

Ve "Sozde Efsane" futbolcumuz Ridvan Dilmen. Defalarca tartistim Ridvan efsane ise, Lefter, Can Bartu, Cemil Turan ne oluyor diye. Yaniltmadin beni. Senede milyon eurolar kazaniyorsan, su anda abluka altindaki Fenerbahce sayesinde bu, sen de cok iyi biliyorsun. 1 sene futbol oynadin adam gibi bu camiada, ama bu camia seni sakatliklarinla, antremanda kaytarmalarinla herseyinle bagrina basmadi mi? Sen ekranlara cikip "Fenerbahceliyim ama objektifim" sozleri altinda digerlerine mavi boncuklar dagitirken gostermistin gercekleri, ama yine de Fenerbahceliler seni bagrina basmaya devam etti. Ama bugun, bu kara gunde, sen yine yoksun ortaliklarda. NEREDEYSEN ORADA KAL RIDVAN DILMEN, GERI DONME!.

Bu liste uzar gider. Fenerbahce camiasi ve taraftarlari birer birer ekliyor isimleri kara kapli deftere. Boyali basin diye defalarca yazdim blogu actigimdan beri, simdi hersey daha net goruluyor. Gorsel ve yazili medya, Fenerbahce'yi daha hicbir sey belli degilken asan "SOZDE FENERBAHCE MEDYASI", sizle hesap gunu geldiginde, hakkini yediginiz, olecegini sandiginiz bu dev camia sizden hesap sormayacak mi??

Lube Ayar, Ogun Altiparmak, Gurcan Bilgic ve Galatasarayli olup da nasil bir adam oldugunu gosteren Turgay Seren ve bir kac kisi daha. Nesilleri tukenmekte olan duzgun insanlar. Bu caima sizi gonullerinde ayri yere koydu. 

Fenerbahce siyasi goruslerden bagimsiz bir olgudur. Isteyince bu camianin nasil kenetlenecegini, kimseye asla biat etmeyecegini cumle alem gorecektir.

SAG USTTE RESMINI GORDUGUNUZ BUYUK INSAN GIBI, ICIMIZDEKI HAINLERI DE YENECEGIZ, YIKILMAZ KALEMIZI ABLUKAYA ALANLARI DA DAGITACAGIZ. 

BUYUK FENERBAHCE TARAFTARI, GUN BUGUNDUR. 

ZAFER INANANLARINDIR... 




Salı, Mayıs 24, 2011

BIR FENERBAHCE VARDI O SEZON!



2010-2011 sezonu belki de Fenerbahce tarihinin en unutulmaz sampiyonlugunun geldigi sezondu. Hersey yeniden gosterime giren bir film gibi baslamisti aslinda. 2006 sezonundaki gibi yine son macla sampiyonluk gitmis. Iki kayipta da takimin teknik dIrektoru olan Daum yerine yeni hocalar gelmisti. Daha onceki hoca Zico, boyali basin tarafindan Rizico diye lanse edilmis, ama inanilmaz bir cikis yasayarak hem sampiyonluk getirmis, hem de 2 sezon sonrasi CL gruplarinda Fenerbahce'ye 11 puan aldirarak Turk takimlari rekorunu kirmisti.Ustune Avrupa'nin devlerini bir bir dize getirmis ve ceyrek finale kadar cikmisti takim.

Tarih tekerrur mu edecekti,yada yeni hoca ve takim bu sefer bu travmayi atamayacak miydi uzerlerinden? Taraftar hocanin sezon basi arkasindaydi, cunku hoca "Kral Aykut"du. Fenerbahce'nin unutulmaz golculerinin ilk siralarindaydi.Transfer, gelen giden oyuncular derken sezon basladi. Ama buyuk bir sok bekliyordu Fenerbahce'yi. Son 7-8 yilin Avrupa arenasindaki en basarili Turk takimi, bu sefer beklenmedik bir sekilde Avrupa'dan eleniyordu. Oysa neredeyse Mart ayini gormek Avrupa kupalarinda bir gelenek olmustu. Yavas yavas ilk homurdanmalar basladi, ustune sezon basindaki zor fikstur, zor takimlar ve zirveye gore olusan bariz bir puan farki. Ama Fenerbahce inat ediyordu, herkes ha koptu ha kopacak derken yeniden ayaga kalkiyor, puanlar kazaniyor, ama tam zirveyi yakalayacakken yine ayagi takiliyordu takimin.

Ilk yari bu sekilde bitti, takim 3.siradaydi. 2 ezeli rakibin daha altlarda olmasi yureklere biraz su serpse de, Fenerbahce'nin hedefi zirveydi. Ama orasi cok yokus bir yola donmustu.Onundeki 2 rakiple 9 ve 5 puan fark vardi.Umutlar yavas yavas azalmisti,ustune medya ve basin Aykut Kocaman Hoca'ya yuklenmeye baslamislardi. Ama Baskan bu sefer bu oyuna gelmeyecegini ifade ediyordu.Butun bunlarin ustune, yillardir alinamayan Turkiye Kupasi'na takim gruplarda cok kotu bir performansla veda ediyordu.Herkes birbirine soruyordu, bu sezon da mi husran diye?.....

Hayir degildi! Hersey bir ilik Antalya aksaminda basladi.Mukemmel bir gol ve kazanilan 3 puan. Puan farki 7ye inmisti. Sonraki hafta ise zirvedeki takim neye ugradigini sasirdi Kadikoy'de. Fenerbahce son yillarin en inanilmaz presini yapiyor, cimler sari lacivertli kramponlarin altinda hunharca eziliyordu.Rakip caresizdi, karsisinda o gun kim olsa daha fazla dayanamazdi ve 2-0lik skorla puan farki henuz 2.haftada 4'e iniyordu. Fenerbahce yine yapacagini yapmis, tam bitti artik denilirken "Yaris Yeni Basliyor" diye bagirmisti. Galibiyetler galibiyetleri, goller golleri getirdi 10.haftaya kadar. Bir onceki sezonun sampiyonu Kadikoy'deydi bu sefer. Kadikoy saskinlik icindeydi, rakip resmen 1 puan almaya razi bir oyun sergiliyor. 8 oyuncu ile ceza sahasina kapaniyordu. Oysa bu macta rakibe 1 puan degil, 3 puan lazimdi. Olmadi o mac, hakem penaltiyi vermedi, top istemedi, bir sekilde olmadi. Fenerbahce ele gecirdigi zirveyi yeniden birakmak zorunda kalmisti. Ama biliyordu, bir onceki sezonun diyetinin odendigini o aksam.

Yilmadi takim,hoca ve taraftar. Her mac bir yeni dogus, her mac yeni bir umuttu. Yeniden kazanmaya basladi, bu sefer birakmamacasina, Izmir'de ecel terleri dokuldu, Karabuk'de kalpler durdu resmen, ama sonunda zafer Sivas'da, hem de yine son macta geldi.

O an durdu sanki zaman, her yer sari lacivert renklerle kaplandi.Yine Fenerbahce kullerinden dogmus, yine ne kadar buyuk bir camia oldugunu tarihe yazdirmisti.

Bir Aykut Kocaman vardi.Fenerbahce'nin "Kral Aykut'uydu", Fenerbahce'nin unutulmaz hocasina dondu o sezon.

Bir Alex de Souza vardi. Futbolun az sayida kalmis ressamlarindandi. Her maca bir firca darbesi vurdu o sezon, her maci sari lacivert renklerle boyadi.

Bir Gokhan Gonul vardi. Sag bek nasil olunur, uygulamali ders verdi her mac. Fenerbahce'nin sag kanadini demir bir yumruga cevirdi.

Bir Volkan Demirel vardi kalemizde. Her mac devlesti, devlestikce hirslandi, hirslandikca kupayi daha siki siki tutmaya basladi takim.

Bir Emre Belozoglu vardi. Hirs kupuydu bu cocuk, ama o sezon daha farkli oynadi, sairlere inat her macta sari lacivertle bezeli ask siirleri yazdi.

Bir Lugano vardi o sezon. Gol attiginda sevincinden deliye donerdi,ama o sezon rakip savunmalari sirtina alip da atti kafa gollerini.

Bir Mehmet Topuz vardi, o sezon ispatladi neden Fenerbahce formasini giymenin kutsal oldugunu. Ligin en cok kosani oldu, sanki 4 cigeri vardi bu Anadolu delikanlisin.

Bir Semih Senturk vardi, Fenerbahceliler bile hala anlamamisti degerini belki de. Ama o yine ispatladi klubeden gelen bir oyuncunun maclari nasil cevirebilecegini, ne kadar ozel bir oyuncu olabilecegini.

Bir Santos vardi, bir Yobo vardi, bir Mert vardi gencecik elleriyle sampiyonlugu kurtaran.

Buyuk Fenerbahce taraftari da baskaydi o sezon. Her mac inandilar, her mac takimlarinin yaninda yer aldilar.Yakariz bu dunyayi sampiyonluk gelince dediler, diye diye de sampiyonlugu getirdiler.O Sezonu asla unutmadilar, ne zaman takimlari darda kalsa hep o sezon konusuldu, umuda yeni yolculuklarin yol arkadasi oldu.

VE BIR FENERBAHCE VARDI O SEZON, ASAGILIK SALDIRALARA KARSI DIMDIK DURAN, BASKA RENKLERE ASLA BURUNMEYEN.GUN GELDI SENDELEDI, AMA HER SEFERINDE AYAGA KALKTI, DAHA GUCLU DAHA DIK BICIMDE. KENDI DESTANINI KENDI ELLERIYLE YAZDI YESIL CIMLERE.

----------

BIR FENERBAHCE VARDI O SEZON, HEPSINE KARSI TEKTI....
HEPSINI YENDI!!!!

Pazar, Şubat 20, 2011

Son derece heyecanlı ve futbol açısından olmasa da, mücadele ve oyun içi sürprizler açısından izleyenleri tatmin edecek bir maç oldu. Maçın en önemli özelliği, Alex haricinde formsuz olan oyuncuları tabelaya taşıması oldu. Ekrem Dağ, çok kötü oynarken, normalde girmeyecek bir şutun ters falso almasıyla harika bir gol atmış oldu. Defansif olarak pres yapıp rakibi karşılayarak görevini yapan, ama daha önceki maçlardaki gibi hücuma katkı sağlayamayan Selçuk, vurduğu kafa rakibe çarpıp girince, derbilerde yakın direğe koşup kafayla gol atma geleneğini devam ettirmiş oldu. Oldukça etkisiz bir gününde olan İbrahim Toraman da golünü attı... Geriye Alex dışında formda ve skoru değiştiren oyuncu kalmadı! İşin ilginç yanı, 2 gol yiyen Volkan ve 4 gol yiyen Rüştü, sahanın belki de en iyi oyuncularıydı!

Fenerbahçe’nin orta saha oyuncuları, Beşiktaş’ın da bekleri ve hücumcu oyuncuları etkisizdi.
Defansta ise tartışmasız Fenerbahçe daha iyiydi. Santos İsmail’den, Yobo Ferrari’den, Lugano İbrahim Toraman’dan ve Gökhan Gönül Ekrem Dağ’dan üstün oynadı. Orta sahada ise Beşiktaş’ta Ernst’in verdiği katkıyı Emre ve Selçuk veremediler. Hatta hem Emre, hem de Quaresma, kendi standartlarında sezonun en kötü oyunlarından birini ortaya koydular. İkisi de vurdukları ve çok büyük tehlike yaratan, Volkan ve Rüştü tarafından aynı güzellikte çıkarılan aşırtma şutları dışında oyunda yoktular. Emre açısından bir maçlık kötü oyun tabii ki kabul edilebilir, ama Quaresma’nın belli ki Inter’den gelip de, Dinamo Kiev’den 4 gol yiyen bir takımda oynuyor olması, motivasyonunu kırmış.

Fenerbahçe açısından en şaşırtıcı durum ise, birkaç sene önce çizgi defansı, şampiyonlar ligi standartlarında bile en iyi yapan takımlardan biri olmasına rağmen, bugün geriye yaslanmayı bile bilmeyen bir takım görüntüsü vermesidir. Fenerbahçe, özellikle 30. ve 40. dakikalar arası ve 2. yarıda penaltıya kadar olan sürede, fazlasıyla geriye çekilmesine rağmen, hem dönen topları rakibe vermesi, hem kontratağa çıkarken orta sahayı boş bırakması ve geri dönememesi, hem de ligin başından beri devam eden iyi kontratak yapamama durumunu devam ettirmesi nedeniyle, “ilk golü atan büyük avantaj sağlar” klişesine uymuyordu. Schuster’in bir bölgeden oyuncu çıkardığında yine aynı bölgeye oyuncu alma hastalığı, Aykut Kocaman’ın gollerden sonra orta sahayı tutmak adına yaptığı doğru oyuncu tercihleriyle birleşince, 60’ta Almeida’nın karşı karşıya pozisyonu kaçırması ve 64. dakikada Beşiktaş’ın 10 kişi kalmasından sonra Beşiktaş oyundan neredeyse tamamen koptu. Hatta maçın bitimine uzatmalar hariç 6-7 dakika kala, aradaki fark sadece 2 olmasına rağmen, zaman geçirmek için top dolaştıran Fenerbahçe’ye pres bile yapmadılar!

Bu maçtan sonra Schuster’in oyuncu değişiklikleri, Hilbert yerine Ekrem Dağ tercihi, Cüneyt Çakır’ın avantaj kuralını neredeyse hiç uygulamaması, Fenerbahçe orta sahasının geçen maçlardaki gibi “Piranhabahçe” görüntüsü vermemesi, duran toplarda Beşiktaş’ın plansızlığı ve Fenerbahçe’nin üstünlüğü, “Türkiye’de futbol sert oynanır arkadaş” lafının ardına sığınıp kendi evlerinde her türlü sertliğe başvuran Beşiktaşlı futbolcular, formda olan Nobre, Sivok, Hilbert, hatta Cristian gibi oyuncuların yedek kalması, tartışılabilir. Ama –artık- tartışılmaması gereken tek bir şey varsa, o da Alex’tir!

Diğer Göze Batanlar:
Hırslı oyunuyla Lugano, hatasız bir maç çıkarmasıyla Yobo, çok etkili ve yükselen performansıyla Niang, 32 yaşında sahanın en çok koşan ve etkili oyuncularından biri olan Ernst, sol kanatta ters ayağına gelmesine rağmen etkili oynayan fakat final paslarını veremeyen ve son vuruşları kötü Dia, kendisiyle aynı seviyede oynayabilecek takım arkadaşı arayan Quaresma, hata yapmayan fakat oyuna ağırlığını koyamayan Guti, karşı karşıya da dahil olmak üzere tüm pozisyonları harcayan Almeida, arada bir sürpriz pasları ve atakları da olsa lakayt oyunu devam eden Andre Santos, adını nadiren duyduğumuz Simao ve kendisinden halen sonuca yönelik bir oyun beklenen Mehmet Topuz…